Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım incelemem için bana bir araştırma sonucu belgesi gönderdi. Kendisine de babası göndermiş. Bu tip belgelere özellikle orta yaşlı insanların facebook sayfalarında sıklıkla rastlanabilir. Bu orta yaş grubunun yediğine içtiğine daha dikkatle yaklaşıyor olmasından kaynaklanıyor. İnsanlarda oluşturulan hazır gıdaların tehlikeli ve sağlıksız olduğu algısı yüzünden bu tip belgelerin doğruluğu araştırılmadan inanıp paylaşılıyor.
Bu tip sahte belgeleri doğrusundan ayırt edebileceğiniz birkaç küçük ayrıntı var. Bu ayrıntıları göz önünde bulundurarak gönül rahatlığıyla o belgenin doğruluğuna veya sahte olduğuna karar verebilirsiniz.
Bahsettiğim görseli aşağıya ekliyorum ve sizlerden bir göz atmanızı rica ediyorum.
Bu belgeyi gördüğüm anda gözlerimin aradığı ilk ayrıntı araştırmayı yapan ekibin isimleri, ünvanları, hangi laboratuarda araştırma yapıldığı, analiz tarihi ve laboratuar sorumlusunun imzası ve kaşesiydi. Gördüğünüz gibi bu ayrıntıların hiçbiri mevcut değil.
İkinci olarak sayfa düzeni ve kullanılan günlük dil, bir analiz raporu yazısında asla göremeyeceğiniz hatalardır. Üniversitenin yaptığı araştırmanın raporu akademik bir dilde yazılmış olmalıdır ve sayfa düzeni üniversitenin belirlediği bir standarta uygun olarak yazılmalıdır.
Üçüncü olarak bir analiz sadece bir grup ürün üzerinde yapılır. Örneğin asitlik düzenleyici bir katkı maddesinin insan sağlığına etkileri araştırılır ve bu araştırma sonuçları bilimsel olarak rapora eklenir. Birbirinden tamamen farklı ürün gruplarından olan hazır çorba, asitli içecek, konserve ürün gibi gıdalar aynı analiz raporunda bulunamaz. Üstelik birden fazla marka ismi verilerek böyle bir rapor paylaşmak maalesef tam bir fiyaskodur.
Tüm bu önemli ayrıntılar bu belgenin sahte olduğunu bize göstermektedir. Ancak bir diğer önemli ihtimal de bu yazının birkaç tane araştırma yazısını analiz etmiş bir blogger veya analistin kendi yorumlarını eklediği kişisel bir yazı olmasıdır.
Böyle bir durum söz konusuysa yine bu konunun pek çok açığı var. Öncelikle yazıyı derleyen kişiyle ilgili hiçbir bilgi yok. Yazı derlenirken hangi araştırmalardan, hangi kaynaklardan yararlanıldığına dair bir bilgilendirme içermiyor. Ayrıca pek çok markayı zan altında bırakan bu yazı maalesef hiçbir bilimsel dayanak içermiyor.
Benim vermiş olduğum bu örnekte gördüğünüz üzere çok pek açık nokta var. Fakat bu tip açıkları vermemeye azami gayret gösteren kişiler de var. Eğer elinizdeki belge bu bahsettiğimiz hatalardan hiçbirine sahip değilse bile, bilgiyi paylaşmadan veya akademik anlamda kullanmadan önce teyit etmekte fayda var. Neticede elimizde belge önemli bir akademik kaynaktan değil facebooktan edinilmiş bir kaynak. Böyle bir durumda ne yapılabilir?
Yine bu yazıdan örnek vermek gerekirse, bahsettiği en tehlikeli katkı maddesi E330, hepimizin bildiği sitrik asittir. Pek çok meyvenin özellikle limonun doğal olarak içerdiği bu maddenin en tehlikeli kanserojen olduğuna dair yapılmış ve ispatlanmış bir araştırma yoktur. Yine aynı şekilde E300 askorbik asit yani herkesin bildiği C vitaminidir.
E123 ve E110 yazıda bahsedildiği gibi yan etkileri yüksek olduğu için pek çok ülkede yasaklanmıştır fakat internette E123 yasaklı katkı maddesi diye aratırsanız bu yazıdaki aynı cümleyi pek çok farklı kaynakta görürsünüz. Yani çok bilinen ve kullanılmış bir bilgili kendi araştırması gibi paylaşarak aralara hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bilgiler serpiştirilmiştir. Klasik bir belgede sahtecilik yöntemi olan bu yöntem yüzünden bilgilerin doğruluğunu teyit etmek son derece önemlidir.
Benim sizlere kişisel tavsiyem, bahsettiğim tüm bu adımları dikkate alın. Elinizdeki bilgileri sadece 5 dakikanızı arayarak doğruluğunu teyit ederseniz hem kendi içiniz rahat eder hem de insanları yanlış yönlendirmemiş olursunuz.
Umarım sizler için faydalı bir yazı olmuştur. Lütfen beni instagramda da takip etmeyi unutmayın. Herkese keyifli günler!
Instagram
instagram.com/foodie.advices
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder