22 Aralık 2018 Cumartesi

Yeni Mezun Gıda Mühendislerine Tavsiyeler

Herkese yeniden merhaba!

Sayfanın adı ve konsepti her ne kadar gıda mühendisinden tavsiyeler olsa da; 1 yıldır sektörde yaşadıklarımdan yola çıkarak tüm yeni mezun gıda mühendisi arkadaşlarıma bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Son 1 yılda yaşadıklarımdan ben 3 önemli ders çıkardım. Uzun vadede faydalanabileceğinize inandığım bu bilgileri sizlerle paylaşarak ihtiyacı olan yeni mezun meslektaşlarımı biraz olsun aydınlatmak isterim. Umarım faydalabileceğiniz bir yazı olur!

1- Benim kariyer yolculuğumda öğrendiğim ilk şey şu oldu: "Gıda mühendisi olduğunda ne yapmak istediğine öğrenciyken karar ver!".

Biliyorum bu o kadar da kolay değil. Çünkü öğrenciyken yaptığımız iki stajda sektörden yalnızca iki birimi deneyimliyoruz. Üstelik bu çoğu zaman 20-25 gün gibi kısa bir süreye tekabül ediyor. Genellikle sadece laboratuvar ve üretim departmanlarında yaptığımız stajlardan sonra "ben şu departmanda çalışmaya karar verdim" demek çok da kolay değil. Peki hiç çalışmadan ne istediğimize karar vermek mümkün mü? Sizlere bu konuda bazı tavsiyeler vermek isterim. Bu tavsiyelerin ışığında belki yüzde yüz karar vermek çok mümkün olmasa da fikir sahibi olmanız mümkün oluyor.

- Stajlarınızı iyi değerlendirin. Bunları mezun olmanız için gereken bir prosedür, yaz tatilinizden çalınan bir zaman olarak görmeyin. Staj vaktinizi verimli geçirmek adına atılgan olun, sorular sorun. Çevrenizi gözlemleyin. Departmanı keşfetmeye çalışın.

-Bu bahsedeceğim en yakın arkadaşıma sektörde uzun yıllar çalışmış bir gıda mühendisi tanıdığının tavsiyesiydi. Hayatınızın geri kalanını nasıl geçirmek istediğinize karar verip kendinizi daha iyi tanımaya çalışın. Örneğin sakin ve çok konuşkan olmayan biriyseniz satış pazarlama departmanı size göre olmayacaktır, ya da iş geliştirme departmanı... Sürekli aynı ortamda aynı şeyleri yapmaktan yani monotonluktan sıkılan biriyseniz laboratuvar departmanı sizin için çok da uygun olmayabilir çünkü özellikle spesifik bir daldaysanız, örneğin GDO laboratuvarındaysanız yapacağınız günlük işler fazlasıyla standart olabilir. Yine örnek vermek gerekirse bir kadın adaysanız işe çok güzel kıyafetlerle, makyaj yaparak, oje sürerek vs gitmek istiyorsanız, laboratuvar ve üretim departmanları sizin için hiç uygun olmayabilir. Araştırma yapmayı sevmiyorsanız, yeni şeyler keşfetmek, yaratıcı olmak size göre değilse Ar-Ge departmanı da sizi mutlu etmeyecektir. Gördüğünüz gibi karakteriniz, yaşam tarzınız hatta işe nasıl gitmek istediğiniz ve nasıl bir ortamda çalışmak istediğiniz bile size hangi departmanın daha uygun olduğu hakkında bilgi verebiliyor.

2. Kariyer yolculuğumun başında aldığım en büyük derslerden biri "Nereye ait olduğunuzu bilin, kendinizin farkında olun!"

Bu nokta kimilerinize acımasızca ve egoistçe bir yaklaşım gibi gelse de realist olmak gerekiyor. Türkiye'de gıda mühendisliği eğitimi tüm devlet üniversitelerinde ve tüm vakıf üniversitelerinde mevcut değil. Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden olan İTÜ, ODTÜ ve YTÜ'de gıda mühendisliği eğitimi mevcut. Özellikle İTÜ ve ODTÜ bildiğimiz üzere çok daha kalifiye ve teknik bilgiye sahip mühendisler yetiştiriyor. Bu yüzden bir İTÜ mezununun yeri catering firması olamaz... Ben de bir İTÜ mezunuyum ve işsiz kaldığım bir dönemde kısa süreli de olsa bir catering firmasında çalıştım ve birkaç catering firmasıyla iş görüşmeleri gerçekleştirdim. Buralar size bir mühendis gibi yaklaşan çalışma ortamları değil. Mevzuat gereği, zorunluluktan bulundurdukları gıda mühendislerini ihtiyaç duydukları her alanda joker gibi kullanabileceğine inanan, hakettiğiniz değeri size vermeyen, eğitiminize saygı duymayan insanlarla dolu. Ben cateringde çalıştığım ve sonrasında iş görüşmelerine gittiğim 4 ay gibi bir süreçte kendime olan tüm saygımı kaybettim ve psikolojim yerle bir oldu. Biz teknik üniversite mezunları öğrenciyken bile onlarca proje hazırlıyor ve çok güzel işler ortaya çıkarabiliyoruz. Fakat toplu tüketim hizmeti veren yemek sektöründe bunun hiçbir kıymeti yok, size irsaliye kesme, fatura düzenleme gibi işler bile verebiliyorlar. Türkiye'nin en büyük catering firmasına görüşmeye gittiğimde "projedeki yoğunluğa bağlı olarak ihtiyaç olursa bulaşık bile yıkamam gerekebileceği" söylenmişti. O gün anladım ki kendime ve aldığım eğitime çok büyük haksızlık ediyorum. Yapılacak işi asla küçümsemiyorum sadece bu pozisyonda çalışacak olan insan teknik üniversite mezunu bir insan olamaz, bundan bahsediyorum. Başvurularınızı bu durumu göz önünde bulundurarak yapmanızı tavsiye ederim.

3. Önceliğiniz maddiyat olmasın, işin kalitesi ve size neler katabileceği olsun!

Üniversite bittiğinde her alana yönelebilecek altyapıya ve teknik donanıma sahip bir mühendis oluyorsunuz. Fakat herhangi bir alanda uzmanlığınız yok. Ki tecrübe gerçekten iş hayatının çok önemli bir parçası. İlk işe başladığınızda "ben hiçbir şey bilmiyormuşum" duygusuna kapılabilirsiniz. Çünkü her departman apayrı bir dünya olduğu gibi, her sektör de apayrı bir dünyadır. Hatta her şirket de kendi içinde yepyeni bir dünyadır. Kurum kültürü ve kurumsal bilgi dediğimiz şeyler devreye girer ve size sıfırdan adım atılacak bir kapı aralar.

Bunun bilincinde olmayan bazı yeni mezunlar, "ben üniversite mezunu bir mühendisim" bakış açısıyla hiçbir unvana ve uzmanlık alanına sahip olmadığı halde daha yüksek ücretler için kariyer yolculuğunda ona daha büyük katkılar sağlayacak işleri görmezden gelebilir. Bazen önü açık ama daha küçük ölçekli bir firmada çalışmaya başlayıp tecrübe kazanmak ve kazanılacak parayı çok da önemsememek, çok iyi bir yerde bir tık fazla paraya kendine bir şey katamadan çalışmaktan daha faydalı olabilir.

Ben iş hayatına uluslararası bir laboratuvar grubunun satış departmanında asistan olarak başladım. Tam 6 ay çalıştım ve bu 6 ayın sonunda geri dönüp baktığımda uluslararası platformda birileriyle mailleşip yazışma adabını öğrenmek dışında mühendis olarak kendime hiçbir şey katmadığımı farkettim. Şu anda orada kazanabileceğimden çok daha az para kazandığım bir şirkette, oradakinden daha uzun saatler çalışıyorum. Fakat hem kurum içi kültürün çok kuvvetli olduğu, hem işini çok iyi yapan insanlarla bir arada olduğum, hem de orada 6 ayda edinemediğim kadar tecrübeyi burada 1 ayda edinebildiğim için çok mutluyum. Eminim ki 2-3 yıl içerisinde bugün çektiğim sıkıntıların meyvesini yiyeceğim. Eski iş yerimde kurum içi kültür de çok zayıftı ve beni sürekli psikolojik olarak aşağı çeken hırslı insanlarla doluydu. Son ayımda her gün tuvalete gidip ağladığımı, herkesin bana çok mutsuz göründüğümü söylediğini hatırlıyorum. Oradan ayrıldığım gün hayatımda çok büyük bir dönüm noktası olduğunun farkındaydım. Gerçekten de öyle oldu. Şu an orada edindiğim hayat tecrübesiyle nerede ne yapmak istediğine karar vermiş, mutlu olduğu yerde ve hak ettiği şekilde çalışan bir mühendisim. Lütfen siz de çalışacağınız şirketin ne kadar idealist olduğuna, size neler katabileceğine birtakım başka küçük ayrıntılardan daha çok önem gösterin. Zaten üniversitede almanız gereken eğitimi en iyi şekilde almış ve mezun olmuşsunuz. Bu altyapıyı en iyi şekilde destekleyecek doğru bir iş ve doğru bir pozisyonda, rahat ve mutlu çalışabileceğiniz bir şirkette işe başlayıp burada birkaç yıl geçirirseniz alanınızda uzman olacaksınız ve ilk birkaç yıl sıkıntı yaşasanız bile emin olun sonrasında her şey olması gerektiği çok daha iyi ve güzel olacak...

Umarım tecrübelerimi size doğru aktarabilmişimdir. Lütfen soracağınız şeyler olursa benimle iletişime geçmekten çekinmeyin...



3 yorum:

  1. Merhaba gıda mühendisliği son sınıf öğrencisiyim ve sektöre girmekle ilgili korkularım var teoride evet güzel ama bambaşka bir ortam ve hiç birşey bilmiyorum düşüncesi doluyor aklıma bize ilk iş deneyiminizi ve bunun devamındaki süreci iyi kötü biraz anlatabilir misiniz? Teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba yazınızı okuduğumda kendimi okumuş gibi oldum bu ruh halinden psikolojiden çıkmak için çabalıyrum fakat kimse bni anlamıyor ayrıca başka bi yerde işe başlama endişelerim var dye işimdendw şimdilik ayrılamıyorum sizinle bu konuyu konuşmak isterim

    YanıtlaSil
  3. 2017'de Erciyes Üniversitesinden mezun olan bir gıda mühendisiyim. 2010-2020 arası hem üniversite alımları hem de KPSS ile atanmalara dair hemen hemen tüm verileri elde etmiş biri olarak konuşuyorum, bu bölüm ölmeye yüz tutuyor. Üniversite alımlarındaki itibarını 2010'da değişen gıda kanunu ile kaybetmeye başlayan bölüm, 2014'te 4000'leri aşan kontenjandan şu an (2020 dolaylarında), 1500'lere gerilemiş durumda. KPSS ile de 2'șer yıllık periyotlar dahilinde 300-400'er alım oluyor ve bu alımlarda en düşük KPSS puanı 85 civarı (tabi Hakkari, Şırnak vs...) Ayrıca, 2018 KPSS sürecindeki toplam 393 gıda mühendisi alımının sadece 10 tanesi kadrolu, gerisi sözleşmeli personel. Bu konuda, yıldızı daima parlayan iki bölüm; veterinerlik ve ziraat mühendisliğidir. Yine 2018 KPSS ile veterinerlikte 75 puanla (hatta daha önceki yıllarda 72 puanla) 900'ü aşkın; ziraat mühendisliğinde 78 puanla 800'ü aşkın alım olmakta. Üniversiteye girişte 2020 yılı için veterinerligin dolu kontenjanı 1500 civarıdır ve doluluk oranı %97'dir, ziraatte 5000'den fazla dolu kontenjan ve doluluk oranı %85'tir. Gıda Mühendisliğinde bu oran her ne kadar %83 görünse de, yıldan yıla düşen kontenjanlar ve alımlar, bu bölümün ölmeye yüz tuttuğu gerçeğini göz önüne sermektedir. Dahası, ilgili bakanlıkta çoğunluğun veterinerlerden ve ziraat mühendislerinden oluştuğu da düşünülünce gıda mühendisi, kamuda başka mesleklerin lobi faaliyetlerine kurban edilmekte; gıda denetimlerinde gıda mühendisi denetçi oranı %18'lere düşmektedir. Özeldeki durumu belirtmeme bile gerek yok, sanırım. Ama Bakan Pakdemirli'nin "Gidin özelde asgari ücretle çalışın." çıkışından sonra, gıda mühendisliğinin akıbeti hakkındaki umudum da yitip gitmiştir. İnşallah zamanla gıda mühendisinin gerçek kıymeti anlaşılır.

    YanıtlaSil