7 Aralık 2018 Cuma

Evde mi Yesek, Dışardan mı Söylesek?

Herkese Merhaba,

Gıda mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra kısa bir süre bir restaurantta üretim departmanı sorumlusu olarak görev aldım. İstanbul'un en nezih semtlerinden birinde sağlıklı beslenmeye yönelik alternatifler hazırlayıp hem paket servis hem de restaurantta satış hizmeti veren kaliteli bir yerdi. 15 farklı salata, 5-6 farklı kase, dürüm ve tost gibi alternatifler mevcuttu. Zan altında bırakmamak adına ismini veremeyeceğim. Sadece orada geçirdiğim süre boyunca tecrübe ettiğim bazı önemli şeyler oldu. Gerek kendi şahit olduğum, gerek şeften duyduğum ve eğitim hayatımda da türlü örneklerini öğrendiğim bu bilgileri sizlere aktarmak istedim. Dışarıda yemek yerken nelere dikkat etmeliyiz temalı bir yazı olacak. Umarım keyifle okursunuz.

1- Soslar güzeldir, kendiniz karıştırıyorsanız!

Çok bilinen fakat hatırlatmakta fayda gördüğüm bir bilgi. Çiğ yada pişmiş farketmez, soslu tavuk, hindi veya et tüketmenizi tavsiye etmem. Genel itibariyle et ve et ürünlerini sosla karıştırılmış şekilde servis etmek; son kullanma tarihi yaklaşan veya tadı değişmiş ürünlerin tadını ve kokusunu bastırmak için kullanılan bir stratejidir. Bazen benmari dediğimiz yöntemde ürünlerin sıcak platelerin üzerindeki tavada, sosun içinde günlerce beklediği olur. Ürün bozulmadan da bu şekilde üretilmiş olabilir. Ancak sosun içinde ürünün kokusunun değiştiğinin anlaşılması sossuz versiyona göre bir hayli zordur. Bazen günlerce sosta bekleyen ürün, kokmadığı ve tadı değişmediği düşünüldüğü için tüketilmeye devam edip insan sağlığını tehdit edecek sorunlara yol açabilir. Bu yüzden tavsiyem özellikle benmaride beklediğini gözlemlediğiniz sirkülasyonu düşüp mekanlarda et ve et ürünlerini tercih etmeyin.

food sauces ile ilgili görsel sonucu

2- Tercihi garsona bırakmayın!

Türk toplumunun klişelerinden biridir. Tavsiye üzerine gittiği restaurantta karar garsona bırakılır. Şanslıysanız gerçekten oranın en güzel yemeğini de yiyebilirsiniz. Fakat tarihi gelmiş ve çöpe atılmak üzere bekleyen yemekler de önünüze gelebilir. Üstelik bu en çok sevilen yemeklerimizden biridir diye kandırılabilirsiniz.

3- Şefin spesiyali kulağa hoş gelmiyor aslında...

Ama işin aslı çok da masum olmayabilir. Birkaç gündür dolapta bekleyen birkaç farklı çeşit karıştırılarak spesiyal olarak sunulabilir. Yada bozulmak üzere olan soslar eritilmek için böyle bir çeşit çıkarılabilir. Bildiğimizden çok şaşmamak lazım...
chefs special ile ilgili görsel sonucu

4- En çok satılan en güvenlidir.

Safety zone dediğimiz bölgedesiniz. Bir restaurantın en çok satılan ürünü sürekli üretimde demektir. Bayat olması çok düşük bir ihtimaldir. Marka değerini de veren ürün olduğu için en iyi şekilde yapılmaya genelde özen gösterilir. Adı sanı çok farklı diye denemeler yapmak elbette eğlenceli gelebiliyor ama o adı sanı farklı gıdaların çok fazla tüketilmediği ve anlık üretilmeme ihtimalini de göz önünde bulundurmak lazım.Özellikle steak konusunda ekstra dikkatli olmakta fayda var. Et ve et ürünleri en büyük risk grubu olduğu için tavsiyem bu ürünleri sadece steak restaurantlarda tüketin.

steak ile ilgili görsel sonucu

Tabi tüm bunları uyarı maiyetinde yazmış olmakla birlikte, bu şekilde değerlendirilmemesi gereken gayet samimi mekanlar da yok değil. Bazı mekanlar her gelen müşteriyi en kıymetli müşterisi olarak görüp en iyi hizmeti sunmaya çalışır. Zaten bu yazdıklarım bildiğiniz, alışık olduğunuz veya  kendini kanıtlamış olan restaurantlar için geçerli değil. İlk kez yemek yiyeceğiniz ve pek de fikir sahibi olmadığınız mekanlar için geçerli olan nacizane tavsiyelerdi. Umarım faydalı bir yazı olmuştur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder